Adını sahip olduğu bol su yataklarına borçludur. Eskiden dört adet su değirmeni ve su ile çalışan bir yağ atölyesi vardı. Köyden bakıldığında Geras körfezi ve ovanın manzarası muhteşemdir. Yeniden çalıştırılan Mylelia’daki 250 yıllık su değirmenini ziyaret etmelisiniz. Bölgede ismiyle ün yapan yerel ürünler de satılmaktadır.
Şehrin biraz dışındaki Pigi ve Komi köyleri; boğa panayırı ile tanınırlar. Meydanlarında çınar ağaçlarının altında müşterilerine kahve keyfi sunmaktadırlar.
Thermis plâjından sadece birkaç kilometre mesafede Mystegna ve Nees Kydonies köylerini bulacaksınız. Mystegna pembesi taşı ile bilinir. Her iki köyde de; gerek konaklama alanında gerekse bir volta atmakta çok farklı seçenekler vardır. Bölgenin en güzel ve özel yemeği korda pişmiş ahtapot’dur. Yerli ve yabancılar adanın en lezzetli ahtapotun burada pişirildiğini söylerler.
Loutropolis belediye sınırlarına girerken karşılaşacağınız ilk yerleşim alanı olan ve eski Midilli şehrinin 11 km kuzeyinde kalan Pyrgi Thermis; bugün adından da anlaşılacağı üzere aynı adı taşıyan kuleleriyle tanınmaktadır. Kuleler mimari ihtişamlarıyla hâlâ görkemlerini korumaktadırlar. Müstahkem konut olarak ve varlıklı Midilli’li ailelerinin tatillerini geçirdikleri kırsal gayrimenkul merkezleri olarak kullanıldılar.
Turistler için popüler bir toplanma yeri olan Thermis plâjı; plânlı limanı, renkli balıkçı tekneleri, seramik döşeli rıhtımı ve geleneksel kafeleri ile ilgi çekmektedir.
Plâjın üst tarafında, Karyes tepesinde Aziz Rafail Manastırı bulunmaktadır. Bu manastıra binlerce inanan dünyanın dört bir yanından gelmektedir. İki katlı kilisede müthiş bir ikona ile aziz şehitlerin emanetleri korunmaktadır ki bunlar; Aziz Rafael, Nikolas ve İrene’dir ve ikonaların da mucizevî bir şekilde bulundukları söylenir.
Ünlü cazibe merkezlerinden birisi de 10.yy’da inşa edilen “Sarlıtza Pallas”dır. Uzun yıllar adanın en ünlü oteli olarak hizmet verdi. Bugün; kullanılmamasına rağmen Roma dönemi ihtişamını hala Thermi’ye yansıtmaktadır.
Erken ve Orta Tunç Çağı zamanında, organize bir yerleşim merkezi olan Thermi; “Truva Medeniyeti” merkezlerinden biriydi. Bulguların sayısı ve kalitesi; zamanında buranın ne kadar önemli bir yerleşim alanı olduğunu göstermektedir.
Bölge bu adı kullanmaya; Roma ve Yunanlıların kaplıcaların iyileştirici özelliklerinden istifade ederek hamam (banyo) inşa etmeleriyle başladı. Bunun canlı örneği; kaplıcalarla çalışan hamamlardır. Thermis plâjı boyunca sıcak kaplıca suyu ile çalışan hamamlar bulabilirsiniz. Kaplıca suyu sıcaklığı 46,9 santigrat dereceyi bulmaktadır.
Şehrin merkezinde ilerlerken; geleneksel binaların duvarlarındaki mermer kabartmalar, evlerin arka bahçelerindeki antik sütunlar, plâjlarda karşılaşacağınız seramik parçalar, mekâna kutsallık katan kilise ve manastırlar dikkatinizi çekecektir.