PYTHAGORİON

Sisam adasının doğusunda; adanın en eski şehri olan Pythagorion’u bulacaksınız. Eski adı Tigani (Pan) olan şehir; bugünkü adını ünlü büyük matematikçi Pisagor (Pythagoras) anısına almıştır. Çok güzel bir turistik beldedir ve bu özelliği ile de çok sayıda turist çekmektedir. Akdenizin en eskisi olan ve M.Ö 6.y.yıla dayanan bir limanı vardır.

Pythagorion eski Sisam şehri üzerine kurulmuştur. Buna yönelik bir çok arkeolojik kalıntılar bulunmuştur. Bunlardan birçoğu; Belediye sarayının bodrum katındaki Pytahgorion Arkeolojik Koleksiyonunda sergilenmektedir. Buranın en önemli merkezlerinden birisi de; İkinci Dünya savaşı öncesinde Sisam’lıların yaşam tarzı ve mesleki hayatlarını yansıtan Sisam Folklor Müzesi’dir.

Kasabanın dar sokakları, küçük meydanları ve neoklasik binaları arasında turlar atabilirsiniz. Limanda; ünlü Pythagoras heykelini ve birçok yat ve tekneyi görebilirsiniz. Kasabanın kenarında büyüleyici Metamorphosis katedrali tapınağını yanında;  Logothetis kalesi ayakta durmaktadır.

Pythagorion’un birkaç kilometre dışında; adanın en önemli arkeolojik sitlerini bulacaksınız. İreon (Hereon); tanrıça Hera’ya adanmış ünlü antik tapınağı ile; dünya mirası anıtı olduğu için UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Bununla beraber; Eupalinos tüneli, antik tiyatro ve Roma hamamları arkeolojik sitesi Sisam adasını önemli birkaç tarihi değerlerindendir.

Ayrıca; Pythagorion yakınında; 120 metre yükseklikte bir mağara içine inşa edilen Panagia Spiliani (Meryem ana mağaraları) manastırını bulabilirsiniz. Adanın en eski ve kasabaya 8 kilometre mesafedeki heybetli Sarakinis kuleleri de görülmeye değerdir. Doğa ve doğa gözlemlemeyi sevenlere; köyden biraz uzak kalmayı ve adanın zengin kuş türlerinden tad almalarını öneririz. Kuş türleri ile zengin olan Glyfades göllerini, Aliki gölünü ve Mesokampos bataklıklarını ziyaret edebilirsiniz.

Son olarak; Potokaki ve Hereon gibi en yakın kozmopolit plâjlarda yüzme keyfinizi yerine getirebilirsiniz. Ya d;a biraz araba sürerek heybetli çukurlar arasında yer alan ve her ikisinin de kristal gibi suları olan Sykia ve Tsopela gibi ıssız plâjlara ulaşabilirsiniz. Bu noktada; unutulmamalıdır ki; sizi Samiopoula plâjlarına götürecek teknelerin yolu da buradan geçmektedir.